
Annesi AnnMaria De Mars, 1984’te judo dalında dünya şampiyonu olan ilk Amerikalı kadın olarak, Ronda’nın spora yönelmesinde önemli bir rol oynadı. Ronda, 11 yaşında judoya başladı ve 17 yaşında 2004 Atina Olimpiyatları’na katılarak en genç judoka oldu. 2008 Pekin Olimpiyatları’nda bronz madalya kazanarak, kadınlar judoda olimpiyat madalyası alan ilk Amerikalı oldu .
2012’de Rousey, UFC ile sözleşme imzalayan ilk kadın dövüşçü oldu ve aynı zamanda ilk UFC Kadınlar Bantamweight Şampiyonu unvanını aldı. 2013’te Liz Carmouche’a karşı yaptığı maç, UFC tarihindeki ilk kadınlar maçıydı ve Rousey bu maçı birinci raundda armbar ile kazanarak tarihe geçti.
Rousey, UFC’deki ilk 12 maçını kazandı ve bunların çoğunu ilk raundda bitirdi. Bu etkileyici performansı, kadınların MMA’deki yerini sağlamlaştırdı. 2015’te Holly Holm’a ve 2016’da Amanda Nunes’e karşı aldığı mağlubiyetlerin ardından MMA kariyerine son verdi.
2018’de Rousey, UFC Şöhretler Salonu’na giren ilk kadın dövüşçü oldu . Ayrıca WWE’de güreş kariyerine devam etti ve sinema dünyasında da çeşitli projelerde yer aldı.
Ronda Rousey, sadece bir dövüşçü değil, aynı zamanda kadınların dövüş sporlarındaki yerini güçlendiren bir öncüdür.
Turkish Fight Magazine |
@turkishfightmagazine