Bence hâlâ Türk Sinemasının en nevî şahsına münhasır yapınlarından biri.
Aynı zamanda da 90’ların en underrated filmi de diyebiliriz.
Daha dolgun bütçelerle bir Philip K. Dick, Bir William Gibson ve Charlie Kaufman metinlerinin karışımına tekabul edebilirmiş sanki.
Bu kadar gerçek karakterin böylesine fantastik bir atmosferin içine tepiştirilmesi, keyifli bir kara komedi sunsa da, çocukken bu filmi izlediğimde epey ürktüğümü de hatırlıyorum.
Şener Şen ve Şevket Altuğ ikilisinin performansı zaten galaksinin ötesinden bir kimya oluşturmuş burada fakat asıl hüzünlü tarafı, eski Yeşilçam geleneğinden de kopuşu işaret eden “Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni”nde olduğu gibi, artık bazı inceliklerin ilelebet geride kaldığını bize hatırlatıyor olması.