
Fakat bu gecede öne çıkan yalnızca Chimaev’in acımasız güreş gücü değildi. Du Plessis, sürekli baskı altında kalmasına rağmen mental olarak yıkılmadı ve güreş savunması (wrestling defense) ile birçok kez tehlikeyi azaltmayı başardı. Özellikle beşinci rauntta denediği guillotine choke (gilotin boğuşu), onun sadece güçlü bir striker (ayakta dövüşçü) olmadığını, yerde de sürpriz yaratabilecek bir tehdit olduğunu ortaya koydu. Bu girişim, seyircilere bir an için dengelerin değişebileceğini hissettirdi.
Sonunda kemer Chimaev’in ellerinde kaldı ama du Plessis’in direnci bu hikâyenin önemli bir parçası oldu. Bu mücadele, yalnızca bir unvan sınavı değil, aynı zamanda güreş ile dayanıklılığın, strateji ile inancın çarpıştığı bir şov haline geldi. Borz’un baskısı kadar DDP’nin geri adım atmayan karakteri de izleyenlerin hafızasında yer etti ve bu karşılaşma orta sıklet tarihine taktik ve kalbin aynı anda sahne aldığı unutulmaz bir gece olarak yazıldı.
@turkishfightmagazine
Turkish Fight Magazine |